Dün’den Kalanlar

Dostuk,Sevgi,Huzur,Aşk,Güven,…Dolu Yıllarınıza.

Cumartesiydi. Çalışmaya başlamama çok az kaldı artık. Bu sefer başka hastane ile yoluma devam edeceğim. Bu aralar yorgun değilim ama üzerimde, bir yıl aradan sonra, biraz heyecan var. Sanki hiç çalışmamışım da yeni başlayacak gibiyim. Tiyatrocular derler ya: “Her oyuna çıkışımızda, yıllanmış da olsak heyecan olur ” diye. Sanırım onun gibi bir şey bu. Ne kadar çabuk geçti bir yıl. Nisan sonunda kapanmıştı hastanemiz. Neredeyse tam 1 yıl olmuş. Memurken bu kadar uzun tatil yapamıyordum. Memuriyetten ayrıldıktan bu yana, tatil de yapar oldum. Her işyeri değişikliği arasında en az birer ay oluyordu tatillerim. Bu sefer ki biraz uzun oldu. Kapanan hastanemizde 1yıl, 4 ay olmuştu çalışmaya başlayalı. Bazen siz değişimi istemeseniz de değişim kapıyı çalıyor. Yaşamda tek değişmeyen şey zaten değişim değil mi ?… 1yıl 4 ayda yaşadıklarım da, baya yazdırır bana… O kadar renkli bir mesleğim var ki; bundan çok da memnunum…

Çalışanlarla ne kadar da akraba olmuşuz bu 1 yıl 4 ayda… Zamanın uzun ya da kısalığı hiç önemli değil; aynı mesleğin mensupları, aynı dili konuşanları ve aynı ortamı paylaşanları için…

Cumartesi akşamüzeri, kapanan hastanemizde çalışan bir mesai arkadaşımızın düğünü ve öncesinde de yemeği için gitmiştik; yaşadığı köye. Yemek verilen alana gittiğimizde bakındık. Tanıdık kimseyi göremedik. Meğer bir hafta sonraymış düğünü. Yani biz davetiyedeki tarihi farkedememişiz. Telefonla aradım. Nasıl gülüyorum 🙂 🙂 Geldiler ailece. Bu an öyle keyifli oldu ki 🙂 Sizin düğününüz olsaydı bugün böyle sohbet edemezdik dedik. Anne ve babasıyla da sohbet ettik. Çok candan, samimi, sıcak insanlardı. Kızımız da öyle sıcak ve samimi. İsveç’li. Baba diyordu ki: “Gelinimi kimselere değişmem, çok memnunuz”. Anne mutlu, damat da öyle. Hepsi gülümsüyor. Günün düğün sahipleri ise: “Buraya kadar gelmişsiniz, buyrun dediler ”. Yurdum insanı böyledir işte… Yemeklerini yedik, adet olan hediye katkımızı da sunduk ve teşekkür edip, genç evlilere mutluluk diledik… İyi ki günleri karıştırmışız. Hep birlikte gülerek hatırlayacağız… Yaşamda her şey olması gerektiği gibi oluyor. Ne bir eksik ne de bir fazla… Yağmur da vardı. Bereket derler değil mi? Bu aralar havalar yağmurlu. Yağabilir, yemek verilen ve düğün de yapılan yer pazar yeri ve üzeri kapalı. Bereketli olacaksa eğer yağmur yağabilir… Bu köye 112 de çalışırken, çok geldik ambulansla. Bölgemizdeydi… Haftaya görüşmek üzere yeniden dedik, ömür boyunca mutluluklar diledik ve ayrıldık.

Anılara gidince bir kaç kişiyi daha telefonla aradım; aynı hastanemizden olan. Onları da severim. Anneler gününde bile arayanlar olur hala, beni merak edip; hocam nasılsınız diyenleri olur. Halen muayene olmak için ya da kontrollerimize gittiklerimiz olur. Hastane kapanınca, kimi üniversite sınavına gidip farklı meslek okumaya, kimi bir üst bölümü okumaya başladı.Kimi askere gitti, kimi sektör değiştirdi. Kimi de memuriyete ataması yapıldı.Nasıl da heyecanlanıp sevinmiştim de; nöbetimizde sıralamasını beraber yapmıştık. Onlar benim çocuklarım. Konuştuğumuzda ise hep hastane ortamını aradıklarını söylüyorlardı. Hastaneler gerçekten de farklıdır. Bizler sağlık işçileri olduğumuz için, gece gündüz çalıştığımız ve insanların hastalık, ölüm gibi değişik hallerini gördüğümüzden, kardeşliğin değerini de biliriz. Amacımız insanları iyileştirmek olduğundan, bunu yaparken de, çalışanlar olarak birbirimizin, içimizde, özümüzde olanı, en saf halimizi görüyoruz. Hep birlikte sevinip, hep birlikte üzülüyoruz; konumuz olan hastalarımız için. Kimi muayene edip, reçetesini yazıyor, kimi yazılan röntgen filmini çekiyor, kimi kan, idrar gibi tetkikleri yapıyor, kimi kan, kusmuk olan yeri ve aletleri temizliyor, kimi hastaları karşılıyor, evrak işlemlerini yapıyor, kimi kantinde, kimi yemekhanede, kimi güvenlik için bekliyor; artan şiddet nedeniyle de, kimi ameliyat ediyor; gece gündüz demeden, doğan çocuklara hep birlikte seviniyor ve onları seviyor, ölüm olduğunda da hepimiz birlikte sessizleşiyoruz… Ekmek parası uğruna, bazen çekişmelerimiz de oluyor ama, ”kol kırılır yen içinde kalır cinsinden”. Hiç bir zaman unutmuyoruz kardeş olduğumuzu; edilen yemine ithafen… Hiç bir zaman unutmuyoruz akraba olduğumuzu da; oluşumuz aynı…

Düğüne dönersek eğer önümüzdeki hafta cumartesi olacak… Çoğu gelecekmiş. Ne güzel. Yine buluşacağız hepimiz. Neden kapandı ki hastanemiz? Yaşamda her şey olması gerektiği gibi oluyordu değil mi? Hem her sorun içinde armağan da saklıyordu değil mi? Buradan aldığımız armağanlar, bir sürü sevgi tohumuydu ve bu da her şeye değer değil mi?… Tüm hepsine sevgiyle…

Genç çiftimiz de, ömür boyunca mutlu olsunlar… Haftaya görüşmek üzere …

Penceremden İnciler

4 thoughts on “Dün’den Kalanlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir