Sayfamla uğraşmak, öncelikli olarak kendi sağlığımı korumaktadır. Bugüne kadar gittiğim atölyeler, mutfağım, izlediğim tiyatro, sinemalar, okuduğum kitaplar benim için aynı amaca hizmet etmiştir. Bir koruyucu hekim olarak bunu sizlere görsel, işitsel ve kinetik olarak da gösterebilmeyi istedim. Tüm bunları bir kitapta da topladım ve dilediğiniz yerden okuyabilesiniz istedim.
Burada elimden geldiğince asıl mesleğimi yapmaya çalışıyorum anlayacağınız. Yani koruyucu hekimliği. ‘Penceremden İnciler’de menüleri, kategorileri ayırdım ama sağlıktan, sanatı, seyahati ayıramayız. Hepsi birbiriyle iç içedir. Sanat ve seyahat bizi sağlığa, sağlıklı olmaya götürür. Burada da tüm menülerin bizleri ‘Koruyucu Sağlık’a çıkardığı gibi. Yani gerçekliğim, burada da oluştu .
İlköğretimi Torbalı İzmir’de, liseyi İzmir Kız Lisesinde okudum. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesinden, 1990 yılında mezun oldum. Mecburi hizmetimi Gümüşhane Devlet Hastanesi Acil Servisinde yaptım. Sonrasında ise meslek hayatımın yarısı acil hizmetlerinde, diğer yarısı da koruyucu sağlık hizmetlerinde geçti. 2013 yılında devlet hizmetinden emekli oldum. 2013 yılından bu yana da özel sektörde hekim olmayı deneyimliyorum. Acil hekimliğini de, koruyucu hekimliği de sevdim. İlk yardım eğitmenliği de güzeldi. Eğitimi hekimliğin, özellikle de koruyucu hekimliğin zaten bünyesinde olduğu için hep sevdim. Hasta ve hasta yakınları ile karşılaştığım her fırsatta mutlaka iki cümle de olsa eğitim hep oldu. İşyeri hekimliğinde ise asıl amacı için eğitim; başlı başına hizmet oldu çalışanlara. Eğitim, koruyucu hekimliğin olmazsa olmazıdır.
Sonuç olarak; ne kadar öğrenirsek, bunun için okursak, seyahat edersek, hobilerimizle uğraşırsak, ne kadar doğru beslenirsek; bedeni de ruhu da, o ölçüde sağlıklı olur ve de sağlıklı kalırız. Ben böyle yapıyorum. Siz de yapabilirsiniz. Yapabiliyorsanız da zaten ne güzel. Sayfam dilerim buna hizmet eder…
Hakkımda ( https://www.penceremdeninciler.com/hakkimda/ ) bölümünde bahsettiğim gibi ‘Tababet ve şuabatı san’atı ‘nı icra etmeye çalışıyorum. Tababet gerçekten de bir sanattır. Tababetin, sanat olduğunu bilen ve fark eden bir hekimim. İşimiz insan. İşimizi sevmek için öncelikle ‘İnsan’ı sevmek gereklidir. İnsanı sevmezseniz, bu mesleği bir gün bile yapamazsınız. İşimiz insansa eğer insanı anlamaya çalışmanın ‘sanat’ gibi bir yolu var. Sanatla ilgilenmem ve sanatı sevmem de belki bu yüzden. Bu ilgim, insan kitabını okumak ve okumaya çalışmakta bana yol gösterici oldu. Yani hekim olan benim de, sanat yapmaya çalışmam çok doğal ve belki de işimi iyi yapabilmem için gerekli. Tababet ve şuabatı san’atını seven, hakkıyla icra eden, konusu insan olan bir meslekte, insanı insana anlatan biz hekimlerin de sanatçı olduğumuzu düşünmekteyim.
Tıbbın babası olarak bilinen Hipokrat’ın bir sözü ile bitirmek isterim bu yazımı:
”Nerede tıp sanatı seviliyorsa, orada insanlık sevgisi de vardır.”