Deniz kıyısına ev yapmanın yasak olmadığı zamanlarda,kendi emekleriyle,
taş taşıyarak, kazıyarak komşularla el ele verilmiş ve yapılmıştı beş ev. Deniz kıyısı tarafındaki ikinci evdi hafta sonu buluştuğumuz. İsteyenin balık tuttuğu, isteyenin yüzdüğü ve denizden doldurduğu şişeden tuzlu suyu burnuna çektiği, isteyenin kapının kenarındaki davetkar fırında ekmeğini, fasulyesini pişirdiği, güldüğü, eğlendiği, özlemlerin giderildiği… Yine dostlarla buluşuldu, zeytinler toplandı bir kısmı ise olgunlaşması için bırakıldı. Kasım patları kasıma yakışmıştı yine, toprak bahara kadar nadasta, limonlar dalında olgun, kavanoza girmişti kudret narı, yine aynı defne hikayesi, bu sefer oyuncular başka, sahne başka ama yine de benziyor birbirine. Yakı, pelin otunu, ıtırı, sarı kantaronu, murtu çalıştık bu sefer ekledik dağarcıklarımıza. Kedileri, köpekleri besledik yine, arka sokaktaki kazları, meyve veren defneyi keşfettik, getirmemişti pazarcı iyi oldu topladık hep birlikte, kozalak toplayan karşı komşuya selam verdik, diğer komşunun sunduğu nardan yedik, goji berry (kurt üzümü) dikecekmiş söylemiş belediyesinin başkanı, mutlu olduk paylaştık sevincini de… Bir de bol bol fotoğraf çektik, sizlerle paylaşalım diye…