Uzun yıllar olmuştu çocukluğumun geçtiği yere gitmeyeli. İlk gittiğimde gördüğüm manzara, koca köprünün ayaklarıydı ve gözlerim şaşkınlıktan neredeyse yerinden fırlayacaktı. Bu koca köprü, beynimdeki oraya ait eski görüntüyü silivermişti. Benim bıraktığımda şirin, küçük bir yerdi şimdiyse kocaman olmuştu ve kocaman yerin tam ortasında koca ayaklı bir köprü vardı. İkinci gidişimdeyse bu koca köprünün diğer ucundaki ayağını da gördüm. Yine olanca azametiyle, binaların arasından orantısız büyüklükte fırlamış adeta bir hilkat garibesi gibiydi, etrafındaki binalar da büyümüştü ve koca ayaklar onlarla, nefes aldırmaz halde, iç içeydi. Bu durumdan orada yaşayan güzel insanlar hiç memnun değillerdi ve diyorlardı ki: ‘
‘Yerin altında olsaydı ”
Dedim ki : Köprü de utanıyordur belki koca ayaklarından, belki ileride yerin altına alınır ve o koca ayaklar kaybolur, kaybolana kadarsa bir şeyler yapılmalı, boyanmalı koca ayaklar güzel manzaralarla mesela yeşille ve toplanmalı kuşlar birer tabak buğdayla, sokak çalgıcıları yapmalı müziklerini her telden nağmeyle bu koca köprünün ayaklarında ve sizler mutlu olmalısınız, kim bilir o zaman belki koca ayaklı köprü de mutlu olur ve utanmaz koca ayaklarından.
One thought on “Koca Köprünün Ayakları”