Gizemli Yer

Yaşadığım yerlerden birinde  ”Gizemli Yer” diye bir dinlence yeri vardı. Bazı hafta sonları gittiğimiz, sahipleri tanıdığımız  olan, kocaman çınar ve okaliptüs ağaçları arasında  serpiştirilmiş  masalar ve dileyenin minderlere bağdaş kurarak  oturabildiği  köşklerde  gözlemenin her çeşidinden ve minik alabalık havuzundan seçerek alabalık  yediğimiz, hatta bir keresinde yoğun müşteriye yetişemediklerinde, eşimle birlikte   burada  servis yapmanın tadına da baktığımız  bir yerdi. Burası özel çevre koruma alanı olduğu için işletme iznini alınamamış ve  bu nedenle  sonraki yıllarda  da kapatılmıştı. Ağaçlar mevsimleri takip edip  görsel şölene devam ediyorlar. Anılarımızda ise  gözlemelerin tadı kaldı.

Başlığa adını veren  ”Gizemli Yer” ise, çocukluğumun anavatanından şimdiye kalmış ve halen yaşayan  ve yaşatılan bir yer. İlkokul öğretmenimin ve ailesinin yeri. Ceviz, defne, limon, portakal, mandalina ve bir dolu zeytin ağaçları, mercan köşkü, kekik  ve tertemiz semizotları… var. Buradaki gizem ise etrafındaki binaların arasında bozulmadan kalmış olmasından geliyor. Hızlı sanayileşme ve buna bağlı büyümenin getirdiği sonuçlar bu bahçeyi şimdilik teğet geçmiş. Ama zaten böyle olsun istemişler. Dilerim hep de bu şekilde kalır.
Üç çocukluk arkadaşı, öğretmenimizin verdiği torbalarla  bahçeye girip mandalina, portakal, semizotu, defne yaprağı ve defne meyvesi topladık. Ceviz ağacının altında, taze cevizlerden kırıp yedik ve ”Guguuu ! Ceviz ağacı ve Gugu” yu andık. Daha bu kitabı okumadım ama okumuş gibiyim. Çünkü, ortaokulda beraber okul gazetesi çıkardığımız arkadaşımın, şimdilerde  yazdıklarını okudukça görüyorum ve anlıyorum. Aynı zamanda annesi de  olan  ilk öğretmenimiz öğretti bize hayat bilgisini, yaşama bakışı, açıları… Sonrasında aynı öğretmenlerden okuduk Sosyal Bilgileri,Türkçeyi, Dil bilgisini, Matematiği, Din ve Ahlak Bilgisini, Müzik, Resim ve Beden Eğitimini, aynı havada büyüdük, aynı sudan içtik. Sadece  okuldan eve döndüğümüzde ayrı mahallelerde oynadık oyunlarımızı. Buraya yansıyanlar onlar belki de. Yollar ayrıldı ve yollar keşişti yine bu bahçede…

Çocukluğumun anavatanından şimdiye geldiğimde orada  olanlar bana biraz ağır geldi. Belki  olurken içinde yaşamamış olmamdan  olabilir. Değişim özellikle son beş yılda daha da büyümeyle seyretmiş. Sanayi merkezi haline gelme göçü de beraberinde getirmiş olduğundan yapılaşma ve kentsel dönüşüm  burayı da etkilemiş. Değişimleri kucaklamak gerek evet ama böylesi hızlı değişimleri sindirmek için biraz zaman gerekli .

İlkokul öğretmenimiz nasıl yemek yenildiğini de öğretmişti  bize. Lokmalar yavaş çiğnenir, yemek yerken beraberinde bir şey içilmez, su da yemek arasında değil yemekten  sonra  içiliri öğretmişti. Buradaki gizemli sözcük ise ” yavaş ” sözcüğü. Hızlı yersek beraberinde havayı da yutarız ve gaz problemi yaşarız, yemeğin gerçek lezzetine  de varamayız.

Değişimlerin  de hızlı olması, birçok sosyal sıkıntıyı beraberinde getirir. Şimdi bunların aşılması zamanı. Biraz felsefe, biraz sanat, biraz tarih… ile…

Yazımı Dünya sağlık örgütünün ”Sağlık ” tanımıyla bitirmek istiyorum:

Sağlık sadece hastalık ve sakatlığın olmayışı değil,bedence, ruhça ve  sosyal yönden tam iyilik halidir.” WHO

Penceremden İnciler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir