Kırılmak Sana Çok Yakışır

Kırılmak neden birine yakışsın ki? Kırmak ve kırılmak üzerine yazmayı düşünmemiştim oysa. Öykümü bıraktım ve kendi kendine ilerledi. Nasıl mı?

Her şey bir kavanoz kırılmış zeytinle başladı.

“Anne hadi geç kalacağım turnuvaya. Artık çıkmamız gerek.”
“Oğlum bekle bir dakika. Kavanozu sarmam gerek. Kırılmasını istemem.”
“Ne var o kavanozun içinde annecim?”
“Kırılmış zeytin var oğlum. Teyzen çok sever. Bu yıl toplamaya gelemedi. Buradan ona küçük bir hatıra götürmeyi istedim de.”
“İyi yapmışsın annecim. Teyzem mutlu olacak.”
“Kavanozun içinde biraz sevgi, biraz umut, işte ne varsa hepsinden de koydum.”
“Anne kırgınlık, kızgınlık onlardan da var mı?”
“Şuna bak, büyümüş de neler diyor. Hadi çene yapma bakayım, bin arabaya yolumuz uzun.”
“Tamam. Başlasın yolculuk o zaman.”
Oğlunun neden öyle dediğini biliyordu da işte… Onu çok eskilere götürmüştü…

***

Annesinin en güzel, en çalışkan kızıydı. Hep kıskanmıştı onu bu yüzden. Hele bir de onu özleyince “Benim dert ortağım demesi yok muydu?” Acaba uzaklara gitseydi onu da özler miydi annesi? Onun için de öyle der miydi?… Ama hiç annesiyle oturup dertleştiklerini hatırlamıyordu ki… Kıskanmakta haklı mıydı ki?… Zeytin toplarken yarış yaparlardı. Annesinden “Aferin” alabilmek içindi yarışları… Kocaman zeytinleri toplardı kardeşi. Ona kurtlu, delinmiş, ufak olanları kalırdı hep. Ah biraz daha hızlı olabilseydi… Bu yüzden mi yarışmayı sevmezdi?… Çocukken yakan top oyununda ne zaman saymaya başlasalar hep yenilirdi… Bununla ne alakası vardı canım… Zeytin toplama yarışıyla, top atma yarışı aynı mı?…

“Anne diyorum anne!”
“Ne dedin oğlum dalmışım bir an.”
“Anne neredeyse yol boyu böyleydin. Geldik. Teyzeme şimdi mi haber verelim yoksa maçım bitince mi?”
“Oğlum olur mu öyle? Dün haber verdim. Maçını seyretmek istedi.”
“Anne bak müdahale etmek yok tamam mı? Heyecan yapıyorum sonra.”
“Sen sakin ol ve sadece maçına odaklan. Teyzeni de tembihledim. Sessizce kenardan seyredeceğiz.”
“Anne geçen maçta ne oldu biliyorsun. Tam topu havalandırıp raketi atacağım teyzem kendini tutamayıp tezahürata başladı. Top fileye takıldı. Tabii puan da rakibimin oldu. Moralim bozulunca da bir süre kendimi oyuna veremedim. Bereket teyzem bunu fark etti de ondan sonraki setlerde toparlayabildim.”
“Ne yapsın? Sana moral vermeyi istemişti. Teyzeni bilmez misin yarışları ne kadar sevdiğini. Sen de ona çekmişsin herhalde. Şimdi ben teyzene nasıl anlatayım bunu?”
“Annecim teyzem yabancı mı? Bir kavanoz yeşil zeytinle anlat sen de. Hani içine bir sürü güzel şey de koymuştun ya. Anlayışla karşılayacaktır.”
“O zaman teyzeni arayıp ona gideceğimi söylerim. Hem biz de hasret gidermiş oluruz. Birer kahve içer iki de lafın belini kırarız.”
“Tamam işte annecim, sen bir tanesin!”
“Yok iki tane olacaktı bir de. Sen de sakin sakin oyna ama. Giderek daha iyi rakiplerle maç yapmaya başladın. Kaybetmek de var, kazanmak ta tamam mı? Bu kendini geliştirmen için güzel bir fırsat.”
“Tamam annecim ya. Hem ben daha rahat olacağım böyle. Üzüldüğümde üzülmeni istemiyorum. Sen seyrederken hakeme verdiğim tepkiler de daha abartılı oluyor.”
“Büyümüş de annesine akıl da verirmiş. Öyle yapalım bakalım.”
“Teyzemi de benim için öp emi.”
“Oğlum maçın bitince geliriz, kendin öpersin o zaman.”

***

Kavanoz, bol köpüklü sıcacık kahveyle değiş tokuş olurken şöyle bir düşündü. “İçindeki kırılmış zeytinler ne kadar değerliydi. Bunu hediyeyi alanın yüzünden anlayabiliyordu. Kırılmak zeytine ne kadar yakışıyordu. Tatlılaşıyordu. Acaba insanlar kırılınca tatlılaşır mı ya da olgunlaşır mı? Neden olmasındı? Zeytinin kırılması gibi değildi tabii insanın kırılması… Nasıl zeytin kırılınca içindeki acı suyu çıkıyor, nasıl zeytin sıkılınca içinden her derde deva bir öz, yağ çıkıyor; bu  bir şeyler anlatmalıydı. İnsanın kırılması da, olgunlaşmasına, büyümesine hizmet etmez miydi?…”  “O zaman ola ki kırılırsa biri, kıranı affetmeli. Bilirse en çok kendine iyi gelir, yüklerinden arınır ve sağlığına kavuşur; o zaman affetmeli.” Dedi kendi kendine…

İki kız kardeş kahvelerini yudumlarken, dediklerini duymuşçasına kavanoza sevgiyle baktılar…

Penceremden İnciler

2 thoughts on “Kırılmak Sana Çok Yakışır

  1. Dilek says:

    Bahçemizden getirdiğim küçük kavanoz zeytinden bu kadar hoş ve anlamlı mesajlar çıkarmak beni son derece mutlu etti, çok mutlu oldum ve de çok duygulandım. En güzel satırlarda “ nasıl zeytin kırılınca içindekin her derde deva öz,yağ çıkıyor, insanın kırılması da olgunlaşmasına büyümesine hizmet eder “??????????Çok teşekkürler Demetim
    Seni ve kalemini seviyorum ?

    • Demet says:

      O kavanozun içinde zeytin ile birlikte sevgi var arkadaşlık var. Var da var.Dilekcim ben de sana çoook teşekkür ederim.?? Ve ben de seni seviyorum??

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir