
National Geographic Türkiye Dergisinin Kasım ayı sayısında, geçmişten bugüne Türkiye’de ve dünyadaki kadın mücadelesi anlatılmış.
Dergide, feminizmin verdiği hak mücadelesinden, katliamdan sonraki yıllarda Ruanda’yı yeniden yaratan kadınlardan, Ruanda katliamından sonra erkeklerin azalması üzerine yönetimde, yargıda kadınların yer almasıdan ve ülkelerine sahip çıkmasından, kadınların geleceği yeniden şekillendirmek için erkek egemen birçok toplumda, erkeklerin yetkiyi teslim etmesini ve paylaşmasını beklemeden, onun yerine eşit hak arayışı peşinde, cinsiyet ayrımcılığı olmayan bir dünya için olan örgütlenmelerinden ve bunun için yaptıkları çalışmalardan, kadınların topluma katılımı, güvenliği ve karşılaştıkları ayrımcılık hakkındaki değerlendirmelerden, toplumsal yaşamın, alanlarında ilk olan öncü kadınlar sayesinde büyük aşama kat edişinden, bilimde kadınların nerede olduğundan ve:
“En güçlü yönünüz nedir? Günümüzde kadınların karşılaştığı en büyük güçlük nedir? Aştığınız en büyük engel nedir? Önümüzdeki 10 yıl içinde kadınlar için gerçekleşmesi gereken en önemli değişim nedir? En güçlü yönünüz nedir? Sizin için dönüm noktası olan an neydi? ” Gibi sorularla ve sorulara kadınların verdiği yanıtlardan, başarılı kadınlardan bahsedilmekte ve tarih fotoğraflarla çerçevelenmekte..
Kadınlarla yapılan röportajlardan örnekler:
Laura Bush:
” Afganistan’a ve özellikle Afgan kadınların yaşamlarına duyduğum ilgi bana, dünyanın bazı yerlerinde kadınlar için güvenli hayatlar sürmenin dahi ciddi zorlukları olduğunu gösterdi. Ama dünyanın pek çok yerinde – ve tabii ki ABD’ de de- kadınlar için harika bir dönemde olduğumuzu düşünüyorum. George başkanken, ABD’deki kız ve erkek çocukların karşılaştırmalı istatistiklerine baktım ve erkeklerin de ilgiye ihtiyaç duyduklarını gördüm. Kızlara o kadar odaklanmıştık ki, okullardaki erkek çocukların pek çoğundan daha başarılı olmuşlardı. Bir bakıma, kızlara gösterdiğimiz korumacılığı erkek çocuklarına sağlamaksızın, erkeklerden daha fazla şey bekliyorduk. Bu nedenle, ülkemizde ve dünya genelinde kadınları desteklerken, erkek çocuklara da ilgi göstermemiz önemli.”
Donna Strıcland:
” Önümüzdeki 10 yıl içinde görmek istediğim şeyi gerçekten yapmış olursak, ulaşmak istediğimiz noktanın gerçekten bu olduğunu düşünüyorum. Nobel Fizik Ödülü’nü kazanan üçüncü kadın olmamın büyük bir mesele olmasına biraz şaşkınım; öyle olduğunu fark etmemiştim bile. Ama ayrıca istemediğim – ve biraz da gördüğüm- şey, dengelerin değişmesi: Kadınların ilerleme kaydetmesi için bazı erkekleri geride bırakıyoruz. Şu an üniversitelerde, hiç olmadığı kadar fazla kadın var ve artık pek çok dalda kadınların sayısı erkeklerden fazla. Bir noktada erkeklerin neden üniversiteye gitmedikleri hakkında endişelenmeye başlamamız gerekecek.”
Kaynak: 11.2019 Natıonal Geographıc Türkiye Dergi