Bostan Korkuluğu

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, turunçlar dalında, muhtar köyünde mutlu diyeceğim ama hiç mutlu değilmiş…

Muhtar köyünü sevmezmiş; çünkü köylüler onu hiç dinlemezmiş… Kralın sarayı bu köye çok yakınmış. Gelir geçerken mutlaka köye uğrar, köylülerin başından hiç ayrılmazmış. Köylüler bu yüzden muhtara hiç aldırmaz; sadece kral ne derse onu yaparmış. Muhtar, düşünmüş düşünmüş ne yapmalı da dikkatlerini çekmeli diye… Köydeki bostan tarlaları için korkuluk yaptırmaya karar vermiş. Çeşit çeşit korkuluklar yaptırmış. Bazısı öyle sevimliymiş ki kargaları daha çok çekmiş. Hiç gitmemişler tarladan. Karga bu ya hiç unutmaz; muhtarın da bu iyiliğini unutmamış… Ne yaparım diye düşünmüş. Bulmuş. Gitmiş kralın kafasına pislemiş. Halk arasında kuş kafaya pisleyince uğur getirir diye bilinirmiş. Bunu kral da bilirmiş. Karga kafasına pisleyince sevinmiş. O da kargaları  besleyip sevindirmek istemiş. Muhtarın yaptırdığı korkulukları duyunca bütün köylere sipariş vermiş. Muhtarın bostan korkuluğu meşhur olmuş. Herkes alınca muhtar çok zengin olmuş. Kral beklemiş beklemiş uğur ne diye. Uğur gelmemiş. Üstelik köylüler de başlamışlar şikayete kargalar tarlalarından gitmiyor diye. Karga, kral gelince ona ne yapabileceğini kestiremediğinden; üstelik krala zarar vermeyi de hiç istemediğinden, muhtara gak demiş, guk demiş, çık şu dala bak, kral bu dala  gelmesin hiç demiş. Karga ile kral hiç karşılaşmamış. Böyle yıllar geçmiş. Kralın namı yayılmış. Korkuluğu muhtar yaptırmış halk bunu da biliyormuş, ama herkesin almasına vesile olduğundan, kralla yan yana anıla anıla kralın adı   ‘Bostan Korkuluğu’ olmuş. Muhtarla karga ermiş muratlarına, köylü de kralı dinlediğine pişman olmuş, muhtara “biz ettik sen etme” demiş. Muhtar da ne yapsın, sonunda onları affetmiş. 

Penceremden İnciler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir