Gölcük Gölü‘ nden pencereme yansıyanlar:

Gölcük Gölü kıyısında bir kamp alanında kaldık. Kamp alanı ve göl manzarası güzeldi.



Karşıdaki manzarada ise insan eli değmiş göl kıyı ve Gölcük otelin günümüz yapılaşmasına benzer hali vardı. Uzungölü anımsattı…



“Göle aykırı, doğal dokuya aykırı, önceki projeye aykırı abartılı herhangi bir durum kesinlikle yok. İnsanlarımız bize de soruyorlar. Var olan projenin dışında hiçbir şey yapmıyoruz. Aksine Türkiyede engelli bireylerimizin kullanımına uygunluğuyla, yangın söndürme sistemleriyle, koronavirüs tedbirlerine uygun havalandırma sistemleriyle örnek bir turizm tesisini ilçemize kazandırıyoruz… ” (Yeni Belediye başkanı Kaynak: İzgazete)
…
Proje düzeltilemez miydi? …
Belediyeye ait olduğunu anladığım eski Gölcük Otel, depreme dayanıksız olduğu için tamamen yıkılmış…

“Abla daha önceki belediye bir firmayla anlaştıydı. Firma inşaat yarıdayken kaçıp gitti.”
” Daha önceki binayı uzattılar. Firma kaçıp gidince; şimdiki belediye büyükşehir belediyesi ile inşaatı devam ettiriyor. “

Binadan rahatsız oluyor musunuz?
“Olmaz mıyız hiç?”
Yıkılsa nasıl olur?
“Abla Bir sürü masraf yapıldı. Sadece altına bir sürü beton yapıldı.” ( Kaynak: Yerel halk)
Gölcük, 2004 yılında sit ve Cumhurbaşkanının imzasıyla 2 Haziran 2021 tarihinde de Resmi Gazete’de yayımlanan “kesin korunacak hassas alan” kapsamına alınmış…
Zaten sit kapsamında olan Gölcük için böylesi bir karar neden çıkartılmış merak ettim…
Sit kapsamına alınan yerler korunamıyor mu?…
Ülkemizde “kesin korunacak hassas alan” kapsamında birçok doğal ve tarihi yerimiz var.
Buraların da korunabilmesi için ayrı ayrı karar mı çıkartılması gerekiyor?
Günümüzde birçok örneğini gördüğümüz; İnşaat çılgınlığı ve sonucunda doğanın tahrip edilmesi neden? …
Neden hep aynı görüntüleri seyrediyoruz? …
Gölcük Oteli hazır yıkılmışken; yerine daha dokuya uygunu yapılamaz mıydı? …
Yeni gelen yönetimin yıkması zor muydu?
“Abla Bir sürü masraf yapıldı. Sadece altına bir sürü beton yapıldı.” (Yanıtını halktan almıştım gerçi ama…)
Yine de ve eğer istenirse:
Otel inşaatı yeniden yıkılıp; yerine bolca çınar ağacı dikilebilir. Böylece güzel bir örnek oluşturabilir…


İlla otel isteniyorsa; gölden uzak bir alana ve dokuya uygun; halihazırda da örnekleri olan bungalovlar ve abartılı sayıda olmayan butik oteller yapılabilir…

Çadır ve karavan turizmi için uygun alanlar mevcut. Bu alanlar çoğaltılarak doğayla iç içe, yöre ruhuna uygun olarak turizme katkı sağlanabilir…
Bu şekilde, gelen piknikçilerin göl kenarına çöp bırakarak göle zarar vermesi de bir ölçüde engellenebilir; bakılan yer bağ olur ya…



Dilerim bir gün göl de aynı şekilde şişeleri fırlatmaz; suyun da bir hafızası var denir ya…
Sonuç olarak;
Sağlıklı yapılar, sağlıklı yerleşim alanlarını oluşturur… Bir topluluğun içinde topluluğa uymayıp sorun çıkaran insan nasılsa; bir şehrin içindeki böylesi bir bina da aynı etkiyi yaratır… Derinin üzerinde sonradan oluşan bir yumru kesilip atılıyorsa; aynısı şehirlerin sağlığı için de yapılmalıdır…
Uyum ve denge; dokuya uygunluk, şehirler için de önemlidir…
Bu ülke hepimizin; bu nedenle düşünmeli ve duyarlı olmalıyız. Değerlerimize sahip çıkmamız çok önemli…
09.06.2023’ten:

Güzel bir gölün kenarında kocaman bir otel varmış. Bu otel hem var hem yokmuş. Otelin alt katını su basıyormuş. Belediyenin müteahhite borcu birikmiş. Bu nedenle inşaat bir türlü tamamlanamıyormuş.
Müteahhit, ” Borca karşılık gelen sürede, oteli ben işleteyim” Demiş. Belediye bunu kabul etmemişş….
Niyet edelim de, Niyet Hanım halletsin 🙂
Daha önce de niyet ettiğim üzere:
“Otel inşaatı yeniden yıkılıp; yerine bolca çınar ağacı dikilebilir. Böylece güzel bir örnek oluşturabilir…”
Maide 32:
﴾32﴿ İşte bundan dolayı İsrâiloğulları’na şöyle yazmıştık: “Bir cana kıymaya veya yeryüzünde fesat çıkarmaya karşılık olması dışında, kim bir kimseyi öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir can kurtarırsa bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur.” Şüphesiz peygamberlerimiz onlara apaçık deliller getirdiler. Ama bundan sonra da onların çoğu yeryüzünde taşkınlık göstermektedirler.
Bir yerin doğal yapısına aykırı davranmak da taşkınlık değil mi?
İsrailoğullarından ne farkımız var?