Seslendirme atölyesi çalıştı. Videolu kitap tanıtımım başladı.
Facebook hesabı yeniden açıldı. Arkadaş, tanıdık, akrabayla buluşuldu ve buluşmak güzel oldu. Facebook, İnstagram, Whatsapp, Twitter, You Tube beş koldan çalışıldı. Daha önceleri sosyal medya hesapları sıkmış olsa da belki bizleri; ya da sadece beni 🙂 Pandemi günlerinde sosyal medya kullanımı daha anlamlı oldu. Tüm iletişimimiz artık neredeyse sadece sosyal medya ile. Birazcık anlam yüklemenin bir zararı yok… Tüm etkinlikler online. Bayram kutlamaları, konserler hep bir arada ama ayrı ekranlardan yapılıyor. Ama yine de bağımlılığa ve gözlere dikkat etmeli. Sosyal medya bir şekilde insanı içine alıveriyor ve zamanı çalıveriyor çünkü. Azı karar kadar olmalı yine de. Kitap okumak da gerek değil mi?
İstedim ama imzalayamadım ne yazık ki. Sağlık olsun da bir gün olur illa ki.
Penceremden İnciler Atölyesi hepimizin.
demet@penceremdeninciler.com adresine postala. Bir kitapta bir yazın olsun istemez misin? Bir şeyler öğretmek istemez misin?
Anneler Gününü kutladık.
O zaman ne yapmamız gerekli?
19 Mayıs 2020 de bir ilk daha oldu. Kadir gecesi ile 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik Ve Spor Bayramı aynı güne denk geldi.
Bizi biz yapan tüm değerlerimize sahip çıkmalı ve saygı göstermeliyiz. Bunun için de çok ama çok okumalı, dinlemeli, araştırmalı ve öğrenmeye devam etmeliyiz. Karşıt görüşlere saygı duymalı, yanlış bildiklerimizin; yolculuğumuzda sadece birer durak olduğunun farkına varmalıyız ve yerine doğru bilgileri koyarak seyahatimize devam etmeliyiz. Unutmayalım ki öğrenmenin yaşı yoktur ve hiçbir zaman geç değildir. Sevgi ve saygılarımla…
Buradan 95. Yıl yazıma da selam olsun…
19 Mayıs 2021’den Not:
Kadir gecesinin tam ne zaman olduğu Kur’an’da bildirilmemiş. Bunda da amacın; günler ve gecelere değil de anlamına önem vermemiz için olduğu; okuduğum tercüme kitabında verilmiş.
Pandeminin ikinci yılındayız. Kapanma dönemini yaşıyoruz. Sosyal medyada gün gün kutlamalar devam ediyor. Giderek anlamlarının da farkına varıldığını düşünüyor ve umuyorum…
Prof. Dr. Gazi Özdemir’in bir sözünü çok beğendim. O da Atatürk’ü seven, ilkelerine bağlı bilimin ve ilimin ışığıyla aydınlanmış biri. Atatürk’ün yaptığı devrimlerin Kur ‘an ilkelerine göre olduğunu da vurguluyor. Ve bizlere de ” Daima güzel günlere….” diyor.
“Okurken kendi akıl süzgecinden de mutlaka geçirin” ve ” Sizi rahatsız eden bir cümle olursa bilin ki yanlış tercümedir” Kitapta emin olamadıklarında ise ” Gerçeği Allah bilir” diyor.
Kur’a’nda Kadir gecesinin tam zamanı verilmese de; Ramazan’ın 27. gecesinde kutlanıyor. Bununla ilgili bilgiyi linkten daha ayrıntılı okuyabilirsiniz. Bana mantıklı geldi.
Tam da bu gecede İsrail boş durmadı ve tam ibadet anında Mescid-i Aksa’yı bombaladı. İsrailoğulları kendilerine verilen Kitaba ve Yaratıcıya büyük saygısızlık etmişler. Kur’an tercümesi ve tarihi kaynaklarda da yazıyor. Can çıkmayınca huy çıkmazmış; son senelerde uygulamalı da göstermeye devam ediyorlar. Sosyal medyada Filistin için de epey eleştiri gördüm. Hatta diğerinden daha çok diyebilirim. Okuduklarımdan öğrendiğim; İngilizlerin tarih boyunca Filistinlileri pek rahat bırakmamış olmaları oldu. Cehalet de var tabii… Bugün yapılan bir haksızlık var ve bu da bilinçli olarak yapılıyor…
“Çocuklar öldü” “Ölsün. Onlar da büyüyünce kendileri gibi olur.” Filistin için denmiş…
Yorumları okumam genellikle; ama bu cümleler çok dikkatimi çekti… “Ramazan ayında, kutsal olana yapılan saldırının hiçbir hafifletici yanı olamaz. İşlenen insanlık ayıbında suçlunun yaptığı yanına kâr mı; neden adı geçmiyor?” Diye düşünemeden edemedim. Bu olaylarda bence en önemli olan masum çocukların öldürülmesi...
Filistinde çocukların oyun şekli bile değişmiş. Gördüğüm bir fotoğrafta dört beş çocuk battaniyede bir diğer çocuğu taşıyorlardı … İnsanlık ayıbı değil de nedir bu?
Bugün 19 Mayıs 2021. Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı. Bir tarihin yazılmaya başlandığı bir günün yeniden anılmasının bayramı… İki konuyu birleştiren fotoğrafları paylaştım ben de sosyal medyada. Nasıl anlaşılıyorum diye düşünmeye de başladım yine… Çünkü görüyorum ki kutlamalar bile ayrımlaşmış… Bu çok acı… Böyle düşünen sadece ben değilimdir diye düşünüyorum…
Sosyal Medyada yeni bir hocamızı tanıdım. Prof. Dr. İsmail Hakkı Aydın. Çok değerli bir Neuroşirürji (Beyin Cerrahı) Profesörü. Din ve Beyin ile ilgili bir çok kitabı var. You Tube videolarından tanıdım kendini. Bizim o kadar çok değerli bilim insanımız var ki…
Sosyal medyada aşağıdaki yazısını paylaştım?
Belki biraz sert gelebilir bazılarına ama doğru söze ne denir değil mi? …
“Okunacak çok kitap var…
Kadir’in anlamını öğrenmeye çalışmayanları, Ramazanın ‘R’ sinden bahsetmeyip de bayram kutlayanları hep merak ederdim… Sonunda bunu ifade eden biri çıktı. Biraz sert gelebilir belki… Fark etme zamanı; çok geç olmadan… Kitaplarından alana kadar You Tube videolarından izlemeye devam edeceğim; öğreneceğim çok şey var…
@prof.dr.ismail.hakki.aydin” Diyemeden edemedim…
Neden mi?
Bugüne kadar ilki Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, ikincisi Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk’ün olmak üzere üç Kur ‘an meali okudum. İnanmasam okumaya çalışmazdım. Kimseyi inançlı ya da inançsız diye yargılamak doğru değil. Yine öğrendiğime göre beyinde tanrı parçacığı var ve her insan bununla dünyaya geliyor. Ateist de inanmış olduğunu unutmuş insan. Zaten insan sözcük anlamı da unutan demekmiş. Bu nedenle ben de cesaretle bahsetmeye devam ediyorum. Bu konuda bir şeyler öğrendikçe önüme başka bilgiler gelmeye devam ediyor… Merak ediyorum… Heyecanla paylaşmayı istiyorum….
Acaba yanlış mı yapıyorum derken Hac 78 ayeti ile karşılaştım. Bu beni rahatlatsa da ara verme ihtiyacı duyuyorum… Ya da ara ara…
‘Whatsapp Grupları’ adlı yazım en çok okunan yazılarımdan. Whattsapp gruplarında kendimi rahat hissedip daha çok paylaşımda bulunuyordum ( Öğrendiğim her konuda) Ancak daha önce de bahsettiğim gibi yaradılışın dualite prensibi gereği bunlardan hoşlanan da olacak hoşlanmayan da… Belki öğrenmek için değil de eğlenmek için kullanıyorsa?… Gruplardan bunu öngörerek ayrıldım. Rencide etmemek ve rahatsızlık vermemek için… Paylaşımlarımı yine yapıyorum ama daha azaltılmış olarak Whattsapp durum bölümünde ? Çok da rahatlamamak lazım değil mi?
Anlayacağınız üzere; sosyal medya beni yormaya başladı yine. Dozunda kullanmam gerek. Şimdi diğerlerinden de çıksam olmayacak ?…
Gerçi n’olacak ki; ençok okunanlardan “Çiçekli, Renkli, Deli” yazım daha da çok okunur ?
İtiraf edeyim kuruntu olduğunu bilsem de; bu yazım okundukça ve önüme her çıktığında” bana deli mi demek istiyorlar ? acaba” diye düşünmeden edemiyorum ?…
Buradan çıkardığım sonuç:
Hiçbir iletişim şekli bire bir olanı kadar güzel değilll!
Bu arada komik ve acı şeyler olmaya devam ediyor. İlk kez bir Cumhurbaşkanı vatandaşından helallik istedi. Aşı kampanyası berbat gidiyor. İlk başlarda ülkemizde bu süreç iyi yönetiliyor diyorduk ama battık… DSÖ’ye de güvenim kalmadı… Kimseye aşı olun ya da olmayın demedim. Bu konuda hiç konuşup yazmadım. Mesleğim gereği kimseyi etkilemek istemem. Hepimiz böyle bir hastalığı yeni öğreniyoruz. Dilerim iyi gelen bir ilacı bulunur…
19 Mayısımız kutlu olsun. Sadece gün gün klavyede değil anlamına vararak; değerlerimize kıymet verip bizden istendiği şekilde davranmak ve kutlamak dileğiyle…
İkinci ve üçüncü kitabımın basılmaya hazırlık ve basılma aşamalarının bu günlere denk gelmesi ise benim için mutluluk verici… Okunsa da olunmasa da; her halde mutluyum…
Saygıyla…
Devam edecek…
22 Eylül 2021
12 Ekim 2021
18 Ekim 2021
Pandemi devam ediyor. Kitap okumaya ve okuduğum kitaplar hakkında mini yazılara devam ediyorum… Sosyal medya kullanımım da özellikle instagramda devam ediyor…
Yazım çok uzun oldu. Yeni başlıklar altında çok sıkmadan yazmaya devam edeceğim…
Ne sosyal medyayla ne de sosyal medyasız kalmamak dileğiyle…
Kimseyi kırmadan…