
Her gün verilen görevleri yaptık. Adımları atladık. Çocuk kitabı yazma festivalinin son gününe geldik. Son günün ödev konusu ‘duygu’ larımız oldu.
İster çocuk, ister genç ya da yetişkin kurgusu olsun bir hikayeyi yazarken duygu ifadelerini doğru vermek, hikayenin etkileyiciliğini artırır, okuyucunun bağ kurmasını destekler ve hikayenin daha inandırıcı olmasını sağlar.
Doğru ifadelerle aktarılan duygular, okuyucunun duygusal olarak etkilenmesine neden olabilir. Bu, hikayenin daha etkileyici ve unutulmaz olmasını sağlar.
Bu nedenle duygu ifadeleri ile ilgili yazı egzersizi yapmak oldukça önemlidir.
Karakterin başına ne geldi?
Onu bu şekilde hissettiren olay nasıl gelişti?
Olayların finalinde ne oldu?
Yaşadığı duyguyu doğru ifade edecek şekilde hikayenizi yazmaya başlayabilirsiniz..
Duygu çarkında, şaşkınlık, üzüntü, öfke, beklenti, güven, sevinç, tiksinme ve korku yer alıyordu. Çarkın çevirdim ve payıma çıkan duygu ‘üzüntü‘ oldu. Çocuklar için üzüntü duygusunu tanıtan bir öykü yazacağım. (İnşallah diyeyim de 🙂 )
Bir bilmecem var!
Çocuklar size bir bilmecem var!
Bu soruma yanıt verebilmeniz için öncelikle Suna ve Atakan’ın hikayesini okumanız gerekir. Okudunuzsa bu adımı atladınız demektir. Aferin size.
Şimdi bilmece geliyor!
Suna ve Atakan, Sicilya’yı keşfe giderken, elde olmayan nedenlerle uçakları geri dönmek zorunda kalmıştı. Suna bu duruma çok …. demişti. Boşluğu dolduracağınız sözcük bilmecemin yanıtı olacak.
Acaba nedir, nedir?
Çayda kahvaltıda yenir!
Şaka şaka!
Gülümsetmek niyetim 🙂
Yanıtınızı duyar gibiyim. Evet, bildiniz ‘Üzüldüm’ olacaktı. Suna Sicilya’ya gidemedikleri için çok üzülmüştü.
Peki, sizlerin başına böyle bir olay gelseydi üzülür müydünüz?
Sıradaki adımınız, üzüldüğünüz bir durumu anlatmak olacak. Anlatanın elması kızaracak!
Hoppala! Elma nereden çıktı şimdi? Dereden. Elmanın derede ne işi var? Yıkanıyormuş. Hemen gelecekmiş. Kim söyledi? Uç uç böceği. Miş miş de mış muş… Peki, dere temiz mi? Hem de çok temiz! Oh, oh çok iyi.
Şaka bir yana, aklıma getirdin
Elmayı da pek çok severim.
Bak şimdi ağzım sulandı
Unutma, bana da ayır
Kızardığında yerim!
Uyağım oldu pek yaman
Bunu daha sık yapayım 🙂
Sıradaki adımınız komik bir şiir yazmak olsun çocuklar! Hep hikaye hep masal olmaz; şiire de doyulmaz!
Yahu ben size ‘Üzüntü’ yü ‘anlatma göster’ şeklinde yorumlamak istemiştim. Gülmekten yazıyı yazamaz hale geldim 🙂
En iyisi işi ehline bırakalım;
Seksen sekiz öyküyü okuyalım.
Sevgi Öğretmenimin sevgisi,
Duygu Öğretmenimin duygusu
Derken;
Başladım her sabah erken
Çocuklara derken büyüklere
Büyüklere derken
Çocuklara yazdım da; pek kurala uyamadım.
N’apayım içimden gelen bu 🙂
Hepinize bolca selam, sevgi ve teşekkür.
Beni merak ederseniz;
….. …… ‘de görüşürüz.
Kurala uygun olmaz; yukarıdaki boşluk doldurulmaz!
Festivaldeki tüm güçlü kalemlere, Horatius’un “Yazar olmak istiyorsanız yazın!” sözünü düstur edinen, atölyede oyalanan çırak Demet Nohutçu’dan sevgiyle…
Bitmedi 🙂
Sevgili çocuklar bir adımımız daha var. Hep birlikte “Anı değiştirmece” oyunu oynayacağız.
Hazır mısınız?
“Evet!” Dediğinizi duyar gibiyim.
Başlayalım o zaman:

Sevgili çocuklar ve üzüldüğünüz bir anınızı yazmanız adımlardan biriydi. Yine de çok üzüldüğünüz değil de az üzüldüğünüz bir anınız olsun. Karşınıza yukarıdaki fotoğrafı koyarak , bu yazımı okuyun; ya da aklınızdan geçirin. Sonra da o anınızda sizi neyin mutlu edeceğini düşünün ve öyle olduğunu hayal edin. Fotoğrafı sık göreceğiniz bir yere koyun ve seyredin. Üzüntünüzü sevince dönüştürün. Sonra da bolca gülün e mi! 🙂 🙂 🙂
Bilinçaltımız hayal ile gerçeği ayırt edemez. Kuşkusuz anıları silemeyiz; ancak bu yöntemle size verdiği ya da verebileceği zararı azaltmış oluruz.