Eylül’de bana eşlik ettiler. Dostlukları için teşekkür ederim.
Hatırla Sevgili, Muğla’lı hemşehrim Sayın Turgay Mutlu’nun adıma imzalayarak hediye ettiği kitabı. Yerel gazetelerde yazmış olduğu ve çoğu okuduğu kitapların tanıtımı olmak üzere; izlediği film, katıldığı seminer; bazen de ‘zeytinime dokunma!’ ‘Çimento fabrikalarına karşıyız!’ ‘Doğamızı, kültürel değerlerimizi; Strotonikeamızı koruyalım!’ gibi etkinlik haberlerini duyurduğu yazılarından derlediği bir kitap. Saide Kuds’un ve Ahmet Ümit’in romanlarını okuduktan sonra; özellikle de okuduğu romanlar ilgimi çekti ve alıp okuma isteği uyandırdı bende. Memleketimizde, çok sayıda şair ve yazar olduğunu da öğrenmiş oldum.
Yerel yazarların kitaplarının satıldığı bir kitabevi olması gerektiğine de dikkati çekmiş. Yerel yazarların yazdığı kitapları okumayı ben de seviyorum. Kendinizden, yörenizden parçalar buluyorsunuz…
Saide Kuds’un romanı yayınlandığı tarihte, İran’da çok satanlar arasına girmiş. Kitabı ne zaman aldığımı unutmuşum. İnternetten kitapla ilgili yorumlara baktım. İlginç yorumlar vardı. Romanın başındaki betimlemelerin sıkıcı olduğu; Şems ve Mevlânâ’yı farklı anlattığı gibi yorumlar yapılmış.
Roman ilk başlarında yavaş ilerlese de, içine alıyor. Saide Kuds, romanı yazarken birçok tarihi kaynaktan beslenmiş.
Üvey kızı Kimya Hatun’u, yaşı oldukça fazla olan Şems ile evlendiren Mevlâna’nın ve karısı Kimya Hatun’u, Mevlânâ’nın oğlu Alaaddin’den kıskanan ve bu nedenle Kimya Hatun’a zulmeden Şems’in; insan oldukları için zaaf ve hatalarının olabileceğini hatırlatan bir roman.
Bab-ı Esrarı, Kimya Hatun kitabından sonra okumam, kalan boşlukları doldurmamı sağladı. Neden daha önce Ahmet Ümit kitaplarından okumadım ki, diye de kendimi sorgulamama neden oldu. Güçlü bir kalem. Dört yüz sayfalık kitabı iki günde okudum. Hemşehrim Abim Turgay Mutlu da Ahmet Ümit’in kitaplarını okumuş. O da okunmasını tavsiye ediyor…
Hepsinin emeğine sağlık. Eylül’de bana eşlik ettikleri için teşekkür ederim.