
Sevgili Öğretmenim,
Öğretmenim size hiç kızar mıyım ben? Bunu aklınızdan bile geçirmeyin. Sizin görüşleriniz benim için çok önemli. Çok teşekkür ederim.
İlk başta kitap olarak başlamamıştım biliyorsunuz. Bloktaki yazılarımı derlemiştim. İnternet okuyucusu bir yerde fazla oyalanmak istemiyor. Kendine lazım olan bilgiyi çekip çıkartmak istiyor. Ben hem yazılarımı tescillemek istedim, hem de mademki bu kadar emek verdim; bütünü de okunsun istedim. Kitabım bir anlamda biyografim oldu. Bölümlere ayırmayı tercih etsem de hepsi bir bütünün parçalarıydılar.
Kitabı düzenlerken, bölümler arasındaki bağlantıyı sağlamak adına, okuyucuya da sayfalar ayırdım. Yani kitabın tamamı hep birlikte oluşturduğumuz bir atölye haline geldi. Bu şekilde daha anlamlı olacağını düşündüm.
Blokta yazmaya yeni şeyler öğrenebilmek adına devam ediyorum. Şimdiki hali daha çok okuma atölyesine dönüştü. Toplumsal olarak sağlıklı olmamız gereken günlerden geçiyoruz. Tüm dünya insanları olarak da… Bunun için de sağlığımızı korumak daha da önemli hale geldi. Bu anlamda, yazmak ve okumak benim sağlığıma da iyi geliyor. Kitapta sağlığa giden yolu uygulamalı olarak göstermiş oldum. Bir uzmanlık dalında ihtisas yapmadım. Ben de bu yolla dağarcığımda ne biriktiyse paylaşmayı istedim. Mesleğimi bu şekilde de seviyorum. İster pratisyen, ister uzman ya da başka meslek; adı ne olursa olsun, hepimizin yapabileceği bir şeyler var. Herkes elinden ne geliyorsa yapmalı. Ben de elimden geleni bu şekilde yapmayı istedim öğretmenim.
Yazınızı mektuplara koymama izin verdiğiniz için de teşekkür ederim. İyi ki varsınız 🙂 ve iyi ki bizim Türkçe Öğretmenimiz olmuşsunuz. Daha sizden öğrenecek çok şeyimiz var. Her daim öğrenci kalmayı seven öğretmenimize en içten sevgi ve saygılarımla…
Demet Nohutçu