Tahıl Paneli Çıtır Tavuk

Başlığı koydum önce ve hemen ‘pane’ nin anlamına baktım. Pane: Dış yüzey, tabaka anlamına gelmekteymiş. Mutfakta pane, et ya da tavuk gibi pane yapmak istediğiniz malzemeyi sırasıyla un, yumurta ve galeta unundan geçirme yöntemi.
Bildiğiniz üzere birinci sömestr tatilindeyiz. Lise son sınıftaki oğlumuz gireceği üniversite sınavı öncesi dinlenmekte. Yemeklerin tavukla ilgili olanlarını çok sever. Küçükken evimizin karşısında olan kreşe ve sonrasında etüde giderdi. Oranın yemeklerini severdi. Geçenlerde babaanne ve dedesine gittiği bir hafta sonunda telefon etti ve ‘Anne buldum tarifini, tam da kreşteki gibi oldu, gelince sen de yap” dedi. İnternet doğru kullanılınca güzel demiştim ya işte buna örnek. İnternetten bulup, malzemeyi dedeye sipariş verip, babaanne ile birlikte yapmışlar. Eve gelince de unutur mu bana da yaptırttı tabii. Paneyi bilmeyen yoktur. Malzemeyi hazırlamaya üşenmezseniz eğer yapması da kolay. Süt, zeytinyağı, yumurta, kekik, baharat, kırmızı biber, tuz. Derisini soyduğumuz ve biraz da kesik oluşturduğumuz tavuk butları, iki saat bu sosta bekledikten sonra, ufaladığımız tahıl gevreğine bulanıp, fırın tepsisindeki yağlı kağıt üzerine kondu ve fırında pişirildi. Kırmızı biberimiz biraz acıydı ama tadı dışarıdan aldıklarımızla aynı oldu.
Paylaşmamın nedeni; dışarıdan alınan ve  gençlerin, çocukların sevdiği tavuk çeşitleriyle tadı benzediği içindi. Kalabalık aileler için uygun olabilir ekonomik olarak da. Dışarıda yemek güzel ve iyi ki böyle yerler bizim için yemek pişiriyorlar; bazen yorgunluğumuzu alıyorlar ve destek oluyorlar bizlere. Ama her şey de olduğu gibi o da dozunda olmalı.

Bu arada aklımızı bir sürü soru kurcalıyor tabii. Trans yağ var, acaba yağları sık değişiyor mu var, mısır gevreği zararlı var, yağlı kağıt sağlıklı mı var, aliminyum folyo var, tavuk gezen tavuk mu var, var da var…

Tüm bunların hepsi bir şekilde yaşamımıza girdi. Hepimiz zaman zaman kullanıyoruz hepsinden. Dünya nüfusu hızla artmakta ve beslenmek  de ihtiyacımız. Tavuğu düşünürsek;  hepimizin gezen tavuk alma ya da besleme imkanımız yok ve mümkün de değil. Hızla artan nüfusa tavuk yetiştirmek de kolay olmasa gerek. Yumurtayı düşünürsek; bir keresinde yumurtayı semt pazarındaki köylüden aldım; yumurtalar neredeyse civciv olmak üzereydi; pazara getirmek için teyzem, amcam biriktirmişti yumurtayı, taze değildi.
Karşısında olduğumuz her şey bir şekilde bizimle oluyor. Bırakın bir de her şeyi düşüne düşüne, düşüncesi hasta edecek. Hekimler toplumu, sağlığı açısından uyarmakla yükümlüler. Bir çok ziraat, gıda mühendisi ve veteriner hekim  var ve onlardan da dinlemeli; tavukları, tavuk çiftliklerinde kullanılan yöntemleri, kullanılıyorsa  ilaçlarını, nedenini, niyesini, seraları, gıdaları, hormonları, vb…  Vardır elbet diyecekleri, anlatacakları. Onlar da teknik konularda aydınlatmalılar bizleri.
Yine hepinize atalardan kalma sözümüzü diyorum:
”Her şeyin azı karar çoğu zarar” Düşünmenin de, yemenin de, karşı olmanın ve hep olumsuz bakıp, olumsuz eleştirmenin de… Yaşamımızdaki her sorun bir armağan saklarmış. Armağanımız ‘sağlık’ olsun. Sağlıkla kalın…

Penceremden İnciler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir