‘Benim Güzel Manolyam’ isimli yazımı 6 Aralıkta yazmıştım. Daha sonra, diğer yazılardan farklı oldu diye siteden kaldırdım Yazarken ‘Büyüklere Masallarım’ın dışında kurgulama yapmıyorum. Büyüklere masallarımdaki kurgulamalar da gerçek öykülerden; bazen kendi yaşadığım bazen de tanık olduğum ya da dinlediğim yaşanmış öykülerden oluşuyor. Bu nedenle ‘ Penceremden İnciler’ klavyenin başına geçip bir çırpıda çıkardığım yazılardan oluşmakta. Çok nadir olarak ve uzun yazılarımda daha fazla olmak üzere düzeltme yapıyorum ya da bazen ilaveler oluyor. İçinde yaşarken olumsuz gördüğümüz yaşanmışlıklar, dışarıdan bakınca ya da yıllar sonra üzerinden geçildiğinde ve yazarken de; sanıldığı kadar olumsuz görünmüyor, üstelik de özlem duyuluyor… Onun için içinde yaşarken olumlu bakarsanız ya da tabiri caizse pozitif bakmayı başarırsanız ‘An’ larınızı dolu dolu yaşamış olursunuz. Bu benim naçizane tavsiyem sizlere… Olgunluğun çağında bu daha kolay tabii. Önceki yıllarda hele ergenlikte daha zor. Belki bundan oluyor ”Keşke” ler. Okuduğum bir yazıda ”Keşke” lerin yerine ”İyi ki” leri koyun diyordu (Nil Karaibrahimgil’in). Bunu hayat kitaplarınızdaki herkes yaparsa eğer işte o zaman geçmiş yakanızı tartaklamaz, kendimize çıkan yokuşlarınız düzelir ve geleceğe mutlu adımlar atabilirsiniz. Farkındalıklarınız oluşur… Bu nedenle de okumak, okumak, okumak çok önemli. Vakit bulduğunuz her zaman, ister ağaçtan yapılmış olanından ister cebinizde olanından…
‘Benim Güzel Manolyam’ yazıma dönecek olursak; bu yazım bana göre diğerlerinden farklıydı. Yazıda yakın geçmiş ve şimdi vardı. Şimdide yaşayan bir komşum ile paylaştım. O sevdi yazıyı teşekkür etti ve ”Yazının içinde kendini bulmak ve görmek ne güzel ”dedi. Diğerine paylaştıktan hemen sonra sildim yazımı. Yorumunu belki buraya yazar okuyunca. Bence olumsuz bir durumu olan bir yazı değil, ama yine de tedirgin olup sildim. ”Komşular ne der” iç sesim bastırmıştı, ama faydası olacaksa bir şekilde geleceğe de ”Desin komşular”dedim ve kopyaladığım dosyadan sayfaya yeniden geri aldım.
Bu yazıda sadece komşuluk halleri değil ki anlattığım eğer yeniden okursanız uluslararası ilişkilere pozitif bakmanın önemi var, bilgisayar oyunlarının gençler üzerinde etkileri var, kültürler arası oluşan bağlar ve birliktelikler var, doğu var batı var. Doğulu, Batılı, İngiliz hepsi var burada, Ali var Muhammet var … Toplumumuzun küçük bir örneği var, tarih var, geleneklerimiz var… Yazdıklarım olumsuz da olabilirdi. Tıpkı yaşam gibi; olumlu olumsuz hepsi bir arada. Zaten bu da yaşamdan küçük bir alıntı. Küçük bir örneklem. Olumsuz yazmayı istemem. Kırılsınlar da istemem. Ama yazılar illa olumlu olacak diye bir kural da yok tabii. Kırılabilir insanlar, en fazlası küsedebilirler. Ama yıllar sonra içinden çıkıp özlediğinde bu günleri ve yeniden okuduğunda gülümser, ”Ne güzeldi o günler” ve ”Anı olarak yazılı bir şeyler kaldı” derler sadece. Araya zaman girer çünkü. Yaşamınızın bir bölümünde size de tanıdık geliyordur, oluyordur illa ki. Bana çok oldu. Kurgulamayı çok yapamadığımdan, tüm halimle yalın olduğumdan, yalın yazıp, yalın söylediğimden bazen de içimdeki çocuk dobraca söylediğinden bana da oldu, küsenler de oldu, eleştirenler de bu nedenle. Yıllar sonrasında küslükleri bitti; bunu da çok yaşadım. Sizin onlara anlatamadıklarınızı yıllar anlatıyor, size ise sadece sabretmek ve beklemek düşüyor. Sonunu bildiğimden artık üzülmüyorum da. Çünkü başta da dediğim gibi içinde yaşarken anlaşılmıyor, çok geriden bakınca işte o zaman farkediliyor. İnsanın yüzüne, ne düşünüldüğü ve ne hissedildiği içinden geldiğince söylenildiğinde hemen kaldıramıyor, ağır da gelebiliyor … Sindirmek için de zaman gerekiyor işte bunun için denmiş sanırım zaman her şeyin ilacı diye. Türküm Doğruyum Çalışkanım… dedik her sabah. Yeminler ettik. Yetmedi üstüne bir de Hipokrat’ın yeminini ettik. Her seferinde aileme, öğretmenlerime sordum, sorma ihtiyacı duydum neden bu kadar doğru yetiştirdiniz diye ve bunu sormak da ne acı değil mi?… Okullarda, ailemde böyleydi ama hayat okulunda hiç de böyle olmadı, olmuyor… belki çok yoruldum belki bu nedenledir şimdi yazmayı seçişim. Yazma işi beni çok mutlu etti. Belki de yaşamımdaki pazıllar (puzzle) burada toplanıp yapılsın diye olmuştur tüm olanlar, tüm yaşanılanlar… Yaşa ki daha iyi yaz demiştir senarist kim bilir… Gerek var mıydı hepsini yaşamaya … eser mi, sanat eseri mi ya da günlük, geçmişlik, geleceklik mi bunun adı da ben ”Penceremden İnciler” koydum. Yıllar sonra da okunabilirse ne güzel olur… En azından çocuklarıma bir armağan, bir anı olur… O da en güzeli… Belki şimdi göremediğini okuyunca anlar belki annem ne yapmış bu durumda, annem ne hissetmiş seyahatinde der … Bunların hepsi güzel, beni mutlu da ediyor, zamanımda bol artık şimdi, adım da emekli. Olgunluğun çağından bir insana baktığımda onun bütün hallerini içinde yaşadığı duruma göre yorumlayabiliyorum ve her şekilde insanı sevebiliyorum. Negatif ve pozitif hep birlikte, zıtlıklar beraber olunca anlamlı; pozitifin değerinin fazla olması negatifin yüzünden, benzerin benzerini de çektiğini biliyorum, zıtların ittiğini ama birbiri olmadan yapamadığını da biliyorum. Benim de keşkelerim var hepinizle aynı. Şimdi olgunluk çağımda hepsini kucaklamaya ve iyi kileri yerlerine koymaya başladım. Bizi biz yapan keşkelerimiz var, iyi ki onları yaşamışım ki şimdiki ben olmuşum. Merak ediyorum,”Keşke” diyorum da bazen, ama senaristin bir bildiği vardır elbet diyorum sonra da ” İyi ki ”diyorum yine… Yaşamımızdaki her şey bizlere bir şey anlatmak ve öğretmek için, sancılar yoruyor ama doğunca bebek her şeye değiyor tıpkı bu sayfadaki gibi…

Çok güzel yazmışsın arkadaşım??
Elimden geldiğince,klavyeden o anda ne akıyorsa arkadaşımmm.