Sanat Tedavisi

Dans ya da Raks, tüm vücudun bir müzik ritmi eşliğinde estetikle birlikte çalıştırılabildiği bir gelenek, sanat, bir tedavi şekli veya sadece bir ifade şekli olabilir. (Vikipedi) Dans insanlık tarihinin ilk sanat eylemidir. Sonraki ise resimdir…
Burada dansı resmettim.Yüz resminde ilk  denemem olsa da; turuncu ve pembe elbiseli kızlar dışındaki yüz çizimleri benimdi. Resim bitince baştan üçüncü kişinin oğluma çok benzediğini farkettim. Resim yapmak gerçekten bambaşka… Tavsiye ederim…

 

Konu başlığı ile ilgili ilgili uzman yazılarını derledim. Umarım sizin de ilginizi çeker:

Sanat Tedavisi


1930-60 yılları arasındaki ilk evrenin başlarında hastane ortamında sanatın bir tedavi aracı olarak kullanılabileceği fikri ortaya atılmıştı; ancak asıl 2. Dünya Savaşının sona ermesi ardından dünya çapında yıkıcı bir savaştan çıkmış toplumu rehabilite  etmek için değişik tedavi arayışları arttı. Terapötik komüniteler şeklinde insancıl, doktor/hasta hiyerarşik rollerinin belirsizleştirildiği ve herkesin birlikte çalıştığı modeller denenirken, akıl hastanelerinde sanatla tedavi de bunun bir uzantısı olarak başlatıldı. Bu geçişi hazırlayan faktörler: İki dünya savaşı geçirdikten sonra toplumun, ‘insanın masum, sağduyulu ve dengeli bir varlık’ olduğu inancı sarsılmıştı ve ‘deli’ olanın içeridekiler mi dışarıdakiler mi olduğu sorusu, psikotik sanat ürünlerindeki ürkünç bir acıyla sırıtan yüzler gibi bakmaktaydı insanlara. Bu sıralarda savaş sonrası toplumun acıya artmış duyarlılığı ve eskiye ait her şeyi değiştirme eğilimi de psikotik sanata karşı ilgi ve hayranlığı desteklemiş olabilir. Bu dönemde sanat tedavisinin amacı hastanın kendini dışa vurarak rahatlamasıydı.
1960-80 arasındaki ikinci devrede sanat çevreleri ve toplumsal alanda devraldığı kültürel mirası reddeden karşı çıkış, bir yandan toplumsal eylemlere yönelirken, diğer yandan içine dönüp, ‘bilincin değiştirilmesine’ yoğunlaştı. Bu içe dönüş, Batı kültürüne ilişkin her şeyi red tavrıyla, Uzak Doğu’ya ilişkin felsefe ve uygulamalara, ‘uyuşturucu’ madde kullanımına ve müziğe ilgi gösterdi.
1980 sonrası üçüncü evre ise sanat terapisinin profesyonelleşme ve diğer terapi yöntemleriyle bağlantılanma dönemidir. Sanat terapistleri, yaptıklarının bir uğraşı terapisi olmadığını, serbest çağrışımla işleyen bir ‘boşalım, iletişim kurma, yorumlama’ yöntemi olduğunu söyleyerek, çeşitli psikoterapi yaklaşımları içinde yer almaya yöneldiler.  
Prof. Dr. Olcay Yazıcı (Psikiatrist)
http://www.olcayyazici.com.tr/

Kendime Açılan Sahne: PSİKODRAMA

Psikodrama, insanların yaşadığı sıkıntıları tekrar ele alıp inceleme ve sorgulama ve neler olup bittiğinin farkına varma amacıyla sahnenin ve eylemin kullanılması olarak tanımlanabilir. Bir grupla birlikte zaman zaman bir anı, zaman zaman bir travma, bazen günlük can sıkıcı bir olay ya da rüya sahnede canlandırılır. Baş oyuncu (protagonist), kendine ele almak istediği olay, konu, kişi ya da rüya için yardımcı oyuncular (antagonist) seçer. Onlara rol verir. Onlar da başoyuncunun isteği ve yönergeleri doğrultusunda o rolü oynarlar. Zaman zaman başoyuncu, rol verdiği kişilerin rollerine geçerek olaylara onların gözünden bakmaya çalışır.

Doğumdan itibaren insanlar çeşitli roller alıp onlara uygun davranmaya başlarlar. Bu roller zaman zaman baskılanır ya da bazen sadece öğrenildiği gibi kişinin kendi yaratıcılığı katılmadan oynanır. Böyle zamanlarda çeşitli ruhsal sorunlar baş gösterebilir. O zaman bu rollerin değiştirilmesi ya da o rolü başka türlü oynama yollarının denenmesi gerekir.

1920’lerde Levi Moreno tarafından geliştirilen psikodrama aslında hayatın bir simulasyonudur. Sahnedeki başoyuncu sadece yaşadığı sıkıntıları sahneye getirmek ve onları sorgulamakla kalmaz; aynı zamanda yeni çözümleri ya da daha önce hiç almadığı rolleri almayı deneyip hayatının akışını değiştirecek farkındalıklar kazanabilir.

Psikodrama sahnesinde her konu ele alınabilir. Sahneye şu anda hayatta olan ya da olmayan, ulaşılabilir ya da ulaşılması mümkün olmayan herkes gelebilir. Sahnedeki oyuncular istedikleri yere gidebilir, istedikleri yaşta olabilir ya da istedikleri insanlarla etkileşime geçebilirler. İşlenen konular ya da ele alınan durumlar zamanla sınırlı değildir. Geçmiş, şimdiki zaman ya da gelecek zaman görülebilir ve değiştiriliebilir.

Psikodramada grup, yöntemin en önemli öğelerinden biridir. Grup üyeleri sahnede olup bitenlerle ilgili hissettiklerini, yaşadıklarını aktarırlar, kendi hayatlarından bazı kesitler getirip aradaki benzerlikleri ya da farklılıkları bulmaya çalışırlar. Bu paylaşımlar, sahnede alınan roller gibi, kişiler açısından son derece aydınlatıcı olur.

Psikodrama grupları, her türlü konuyla ilgili ve her yaştan insanlar tarafından oluşturulabilir. Yaklaşık 8-10 kişiden oluşan gruplar 1,5 saatlik oturumlar halinde toplanırlar. Gruplar, 1 ya da 2 terapist tarafından yönetilir. Gruplar daha önceden belirlenen kadar oturum sayısı kadar devam edebilir, zaman zaman da grubun ihtiyacına göre uzatılabilir.

Psikodrama, insanın kendisiyle karşılaştığı en büyülü ve çarpıcı yöntemlerden biridir. Özdemir Asaf’ın dizelerinde anlattığı gibi:

Do

Dün sabaha karşı kendimle konuştum
Ben hep kendime çıkan bir yokuştum
Yokuşun basında bir düşman vardı
Onu vurmaya gittim kendimle vuruştum

Uzman Psikolog Aslı Soyer

https://aslisoyer.com/2013/03/03/kendime-acilan-sahne-psikodrama/

Drama Ve Oyun İlişkisi


Drama ile oyun iç içedir. Drama, oyunun pek çok özelliğini barındırır. Oyun, çocuk için yemek içmek kadar önemlidir. Drama süreci içinde, çeşitli oyunlar da yer alabilir. Çocuk, oyunda ben, sen ve biz kavramlarını öğrenir. Paylaşma, yardımlaşma, yenme ve yenilmeyi yaşayarak öğrenir. Oyun kız erkek çocuklar arasındaki ayrımın, çekişmenin azalmasını sağlayabilir. Güven duyma, karar verme, iletişim kurma drama ile oyun arasındaki ortak noktalardır. Dramanın kökeninde oyun kavramı bulunduğuna göre, eğitimde dramada kültürel ve evrensel oyunlardan yararlanılır . Oyundaki etkileşim ile toplumsal yaşantıdaki etkileşimin benzer olması, oyunun eğitimde dramada kullanılmasına neden olmuştur. Eğitimde drama, grupla  yapılan oyunsu süreçlerdir. (Drama sunumundan)

Derleme

Penceremden İnciler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir