Burada ortamın sıcaklığı gitmemize izin vermedi. Hemen telefonlarımız elimizde ve başladık yine: Çamlar burada da çocukluk anavatanımdaki gibi büyüktü. Google’a sordum : Buradaki çamlar da Abdülhamid’in mi? Diye. Bir süre Abdülhamid’i okudum yine. Diyordu ki: Tarihle ilgilenenlerin bir şekilde yolu Abdülhamid’e çıkar. Deli olan kardeşin tahta geçirilmesi için Abdülhamid’e suikast düzenlenmiş ve ondan sonrasında kendini Yıldız Sarayına kapatarak imparatorluğu buradan idare etmiş, çok da okurmuş, yabancı dil de bilirmiş. Aradığım sorunun yanıtına ulaşamadım ama Google’den bana yanıt Abdülhamid’in çam ağacı yerine, Hipokrat’ın çınar ağacı olarak geldi. Rivayete göre Hipokrat bu ağacın altında öğrencilerine ders vermişti. Aslında çınar ağacı 500 yaşında ve 2400 yıl önce Hipokrat’ın yaşadığı zamanda burada durmakta olan ağacın soyundan geldiği düşünülmekteymiş. Burası Hipokrat’ın yani Tıbbın babasının yaşadığı yerdi aynı zamanda. Onunla aynı havayı teneffüs etmek güzeldi. Belki bundan mı bilmem bu seferki üçüncü gelişimdi. Daha önceki gelişimiz meslek odamızla yaptığımız geziyle olmuştu.
Asklepion’u da ziyaret etmiştik o zaman; burada sembolik olarak, antik giysilerle geleneksel Hipokrat Yemini töreni de yapılmıştı. Gezimiz, tıbbi deontolojiye dikkat çekmeyi amaçlamıştı. Hipokrat, Asklepion ’da eğitim görmüş ve adı tüm dünyaya buradaki başarıları ile duyulmuştur. Buradaki hediyelik eşya satan dükkanlardan, Hipokrat’ın orijinal yemininin metnini almıştım.
İŞTE HİPOKRAT YEMİNİ
“Hekim Apollon Aesculapions, hygia panacea ve bütün Tanrı ve Tanrıçalar adına. And içerim, onları tanık ve şahit tutarım ki, bu andımı ve verdiğim sözü gücüm kuvvetim yettiği kadar yerine getireceğim. Bu sanatta hocamı, babam gibi tanıyacağım, rızkımı onunla paylaşacağım. Paraya ihtiyacı olursa kesemi onunla bölüşeceğim.Öğrenmek istedikleri takdirde onun çocuklarına bu sanatı bir ücret veya senet almaksızın öğreteceğim. Reçetelerin örneklerini, ağızdan bilgileri şifahi malumatı ve başka dersleri evlatlarıma, hocamın çocuklarına ve hekim andı içenlere öğreteceğim. Bunlardan başka bir kimseye öğretmeyeceğim. Gücüm yettiği kadar tedavimi hiçbir vakit kötülük için değil yardım için kullanacağım. Benden ağı (zehir) isteyene onu vermeyeceğim gibi, böyle bir hareket tarzını bile tavsiye etmeyeceğim. Bunun gibi bir gebe kadına çocuk düşürmesi için ilaç vermeyeceğim. Fakat hayatımı, sanatımı tertemiz bir şekilde kullanacağım. Bıçağımı mesanesinde taş olan muzdariplerde bile kullanmayacağım. Bunun için yerimi ehline terk edeceğim. Hangi eve girersem gireyim, hastaya yardım için gireceğim. Kasıtlı olan bütün kötülüklerden kaçınacağım. İster hür ister köle olsun erkek ve kadınların vücudunu kötüye kullanmaktan mazarattan sakınacağım. Gerek sanatımın icrası sırasında, gerek sanatımın dışında insanlarla münasebette iken etrafımda olup bitenleri, görüp işittiklerimi bir sır olarak saklayacağım ve kimseye açmayacağım.”
Tıbbın babasına , Tıp Fakültesindeki Hocalarıma ve Meslektaşlarıma saygıyla…
Birlikte yapılan herşey güzeldir ve 7 yıl önceki Kos-Hipokrat gezisini hep birlikte yapmıştık ve çok güzeldi.. Gezi anılarında bunu görmek beni çok mutlu etti.. Yazılarının devamını diliyorum..
Çok teşekkür ederim Hasan Abi.Gerçekten çok keyif aldığımız ve mutlu olduğumuz ve yeminimizi de yeniden tazelediğimiz bir geziydi.